Abstract
Nakdu’l-Efkâr fî Reddi’l-Enzâr, Şeyhülislam Molla Hüsrev’in (ö. 885/1480) altı bölümden oluşan ve her birinde on ayrı meseleyi muhakemat usulü ile ele alan eseridir. Muhakemat; tehafüt silsilesinde görülen şekliyle daha önce kaleme alınmış bir konuya başka bir yazar tarafından yazılan reddiyenin veya problem arz eden sorulara verilen cevapların, bir başka yazar tarafından hakemlenmesidir. Molla Hüsrev bu eserde Alâuddîn Ali b. Musa er-Rûmî’nin (ö. 841/1438) toplam atmış konuda sorduğu sorulara ve Sirâcuddîn b. Saduddîn et-Tevkı’î’nin (ö. 886/1481) verdiği cevaplarına hakemlik yapmıştır. Kur’ân, Hadis, Fıkıh, Fıkıh Usulü, Arap Dili Belagâtı ve Mantık ilimlerinin problemli görünen konuları, altı fasılda tartışılmıştır. Daha önce diğer bölümleri tahkik edilmiş olan eserin son bölümü mantık ilmine tahsis edilmiştir. Soruların merkezinde Sirâceddîn el-Urmevî’nin (ö. 682/1283) Metâliʿu’l-envâr adlı eserinin ve şerhlerinin anlaşılamayan noktaları vardır. Molla Hüsrev, bu bölümde genelde araştırmacı tarafa muhalif bir görüntü çizen Molla Sirâcuddîn’e karşı sorularıyla meseleleri irdeleyen Molla Alâuddîn’den yana tavır almakta hatta cevap veren konumunda olan kişinin önce sorunun odak noktasını anlaması gerektiğini ifade etmektedir. Mantık bölümünün diğer bölümlere nazaran tatlı sert bir zeminde tartışıldığını söylemek mümkündür. Sorulan sorular, verilen cevaplar ve alıntılan eserler, dönemin ulaştığı kültür seviyesini yansıtmaktadır. Aynı zamanda eser, bir yönetici olan Molla Hüsrev’in bahsi geçen bütün ilimlere vukûfiyetini ve onun mantık muhakemesini göstermesi bakımından önemlidir.